17 Eylül 2012 Pazartesi

Altın Koza Tavizsiz Büyüme Derdinde


Öyle görünüyor ki yarım asıra yaklaşan geçmişine karşın 19.su düzenlenen Altın Koza Film Festivali şimdilik kağıt üzerinde gözükse de en parlak yılını yaşayacak. Büyük festivallerin; ister ulusal düzlemde ister uluslararası düzlemde olsun vitrini yarışma filmleri olduğunu daha önceki yazılarımızda dile getirmiştik. Altın Koza kesintiye uğramadan ilk kez 8.kez üst üste düzenleniyor ve geçen seneki atılımı çok daha ilerilere taşıma gayretinde. Malum geçen sene daha önceki filmleriyle ciddi beklentiler yaratan iki yönetmen Özcan Alper ve Onur Ünlü'nün filmlerini programa dahil etmiş, Altın Portakal'ın Türkiye'nin 1 numaralı sinema etkinliği imajını sallayabileceğinin sinyallerini vermişti. Bu sene sinema kariyeri Özcan Alper'den daha ilerde olan, 90'lar Türkiye sinemasının kurucularından ''yaşayan ustalarımız'' olarak anıldığı su götürmez bir gerçek olan Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu ve Derviş Zaim seçkide. Bunlara yaşlı kurtlardan Erden Kıralı da ekleyebiliriz.
Bunların dışında gedikli mertebesine ulaşan Pelin Esmer bir önceki filmi 11'e 10 Kala ile bu festivalin en iyisi seçilmiş, ondan önceki filmi Oyun ise Yılmaz Güney ödülüyle taltif edilmişti, yaş olarak taze sayılabilecek bir isim olarak dikkat çekici. İki Dil Bir Bavul'un yaratıcısı Orhan Eskiköy daha önce Yılmaz Güney ödülü'nü kazanmıştı, bakalım böyle bir seçkide bir ödül çıkacak mı? Son filmi Bornova Bornova Altın Portakal'ı kapmış İnan Temelkuran'ın da yeni filmiyle bu sefer Adana'yı tercih ettiğini hatırlatalım. Berlin'de küçük bir başarı elde eden Reis Çelik'in Lal Gecesi ve yine bir önceki filmiyle Venedik Eleştirmenler Haftası'na seçilme başarısı gösteren Selim Evci'nin filmleri de merakla baklenecek ama en sansasyonel film kuşkusuz İslami kimliğiyle tanınan İsmail Güneş'in geçen seneki oldukça zayıf Antalya seçkisinde ön elemeyi dahi geçemeyip Montreal Film Festivali'nden hem en iyi film hem de fipresci'yi kazanan Ateş'in Düştüğü Yer olacak gibi görünüyor. Film ekibi çoktan ortalığı velveleye verdi bile. Filmin buradaki akıbeti merak konusu.
Saydığımız yönetmenlerin dışındakiler de ilk filmlerini çeken bizi keşfe çıkaracak bir yanını oluşturuyor festivalin. Dikkat çekici bir husus da seçkideki 14 filmin 5'inin kadın yönetmenlerin elinden çıkması, kadın yönetmenlerin sayıca erkeklerin çok altında altında olduğu bir sinema dünyasında eşine az rastlanır bir sürpriz olarak değerlendirilmeli. Umut edelim ki pozitif ayrımcılık adına özellikle 3 tanesi ilk filmini çekmiş olan kadınlar bizi düş kırıklığına uğratmaz. Bu seçkide olmayı sonuna kadar hak ettikleri için oradadırlar.
Yanı kısaca Altın Koza takvimini Altın Portakal'ın önüne alarak ve magazinel değil de sanatsal yönüyle rüştünü ispatlamış jüri başkanları ve dengeli jüri üyesi seçimleriyle bir çok yönetmenin önceliği olmuş durumda, bir önemli nokta da Altın Koza'nın salt ön eleme yöntemiyle seçim yapmaması danışman sistemini kullanması. Yani Alin Taşçıyan, Aslı Selçuk ve Esin Küçüktepepınar'dan oluşan ekip yıl içinde bir şekilde görme fırsatı yakaladığı ve beğendiği filmlerin yönetmenlerini bu festivale çekmek için çabalıyor, bakalım 49. su düzenlenen Altın Portakal bundan sonra şanına yakışır nasıl bir hamle gösterecek.
Ulusal Uzun Metraj Yarışması Tam Liste: (alfabetik sırayla)
Ana Dilim Nerede / Yön: Veli Kahraman
Araf / Yön: Yeşim Ustaoğlu
Ateşin Düştüğü Yer / Yön: İsmail Güneş
Aziz Ayşe / Yön: Elfe Uluç
Babamın Sesi / Yön: Orhan Eskiköy & Doğan Zeynel
Devir / Yön: Derviş Zaim
Gözetleme Kulesi / Yön: Pelin Esmer
Lal Gece / Yön: Reis Çelik
Rüzgarlar / Yön: Selim Evci
Siirt’in Sırrı / Yön: İnan Temelkuran & Kristen Stevens
Şimdiki Zaman / Yön: Belmin Söylemez
Yabancı / Yön: Filiz Alpgezmen
Yeraltı / Yön: Zeki Demirkubuz
Yük / Yön: Erden Kıral
Gelelim festivalin yarışma dışı ilgi çekici yapımlarına. Burada da Fatih Akın'ın Cannes'da izleyiciyle buluşan Cennetteki Çöplük Türkiye prömiyerini yapacak. İstanbul Film Festivali'nin en iyisi olduğu için burada yarışma dışına kaydırılan Emin Alper'in Tepenin Ardı da dikkate değer. Berlin'den Altın Ayı'yı kazanan Sezar Ölmeli de yabancı seçkisi bugüne kadar oldukça zayıf kalan festivali hareketlendirmiş görünüyor. Ancak en büyük hediye sanıyoruz ki Cannes'da gösterildiği ilk andan itibaren giderek büyüyen bir etki yaratan Michael Haneke üstadın Aşk'ı. Filmekimi'nde Türkiye prömiyerini yapmasını beklediğimiz film, Adana'ya alınarak festivalin geçen seneki Bir Zamanlar Anadolu'da hamlesini daha ileri götürerek belki de ilk kez Altın Palmiyeli bir filmin bu kadar kısa bir süre içinde Adana sinemalarında dönmesine vesile olacak. Kiarostami'nin yine aşka dair Sevmek Gibi'si de Adana'da prömiyer yapacak başka bir Cannes filmi. Sonuç o ki; kağıt üzerindeki göstergeler Altın Koza tarihinin her anlamda en dolu yılını yaşayabiliriz diyor, bize de izleyip görmek kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder