24 Mayıs 2025 Cumartesi

Jafar Panahi Altın Palmiye'ye Yakın

Abbas Kiarostami'nin Kirazın Tadı'ndan bugüne 28 yıldır İran'a gitmeyen ödül, bu kez gidebilir. Panahi'nin son filmi Yek Tasadef Sadeh (Sadece Bir Tesadüf) için olumlu yorumlar fazla. Üstelik son yıllarda bir hatta iki filmi hep ana yarışmada olan güçlü bir ülke sineması için bu kadar zaman fazla değil mi? 

Şimdi anlatacaklarımı nasıl tarif etmeli? Belki kaderin cilvesi diyerek, ama uzun tarihi boyunca festivaller de kendi hikayesini oluşturabiliyor... Ve işte onlardan biri bu akşam tamamına erebilir. Bu Jafar Panahi'ye Altın Palmiye getirebilecek bir hikaye. Hemen hafızalarımızı tazeleyelim. Tam 15 yıl öncesine gidiyoruz. 2010 yılındaki Cannes Film Festivali'ne... Jafar Panahi İran hükümetine sanatıyla başkaldırmak suçundan ötürü hapiste, O yılki Cannes jürisi oluşturulurken Tim Burton başkanlığındaki jüri üyelerinden biri de Jafar Panahi olarak belirleniyor. Festival, İran hükümetine Panahi'nin festivaldeki görevini yapabilmesi için çağrıda bulunuyor. İran hükümeti, elbette Panahi'yi jürilik yapması için hapisten çıkarmayacaklarını belirtiyor. Hatta İranlı yetkililer festivalin bunun olmayacağını bile bile Panahi'yi jüri üyesi yaptıkları için Cannes'ın bir sinema festivali değil, siyasi bir festival olduğu suçlamasını getiriyor. Panahi hapisten çıkamıyor hatta o süreçte açlık grevine başlıyor... Ödül töreninde tüm jüri üyeleri koltuklarında otururken, Panahi'nin adının yazdığı koltuk boş kalıyor ve ilgilisi için ikonik bir görüntü verilmiş oluyor ama dahası var tabii. O yıl Aslı Gibidir filmiyle Juliette Binoche, kadın oyuncu
ödülünü kazanıp sahneye çıktığında, eline Jafar Panahi yazan bir kartonu kameralara gösteriyor, Panahi'nin boş koltuğunu işaret ediyor. Sahnede kurduğu cümlelerle de aktivistliğini sürdürüyordu... Ve böylece bir sinemacının hapiste olduğunu daha geniş kitlelere duyurmuş oldu. İşte o Juliette Binoche, bu yıl festivalin jüri başkanı, Panahi ise sadece ana yarışmada olmakla kalmıyor, bu kez bizzat Cannes'da. Geçen sönük yılın politik bilinci sağlam filmi Kutsal İncirin Tohumu'nun yönetmeni Mohammad Rasoulof'u özel bir ödül ile geçiştiren jüri, Panahi'yi bir yan ödülle (Senaryo gibi, -ki bunu 2018'de almıştı) geçiştirir mi? Ya da Büyük Ödül (Grand Prix) yeterli der mi? Her ne kadar Cannes jürilerinin sağı solu belli olmasa da durum bu kez farklı olabilir. Tablolara biraz göz gezdirince, Kleber Mendonça Filho, Oliver Laxe, Joachim Trier, Richard Linklater, Sergei Loznitsa da olası rakipler arasında gözüküyor. Yine Bi Gan da izleyicileri keskin biçimde ikiye bölen filmiyle belki yan ödüllerden birini alabilir (Mizansen veya Jüri). Dardenne Kardeşler ise ödül alsın almasın, hatta gerekirse kötü eleştiriler alsın her daim en çok merak ettiğimiz yönetmenlerin başını çekmeyi sürdürecek... Şahsen Panahi, Altın Palmiye'yi almayacaksa, Dardenne'ler duyargaları gelişkin, yalın, yetkin sinemalarıyla 3. Palmiyelerini niye alamasın ki?

15 yıl öncesi ve bugün, son 15 yılda dünya genelinde demokrasi endeksi kademe kademe geriliyor. Seçimli demokrasiler seçimli otokrasilere, seçimli otokrasiler ise otokrasilere dönüşmeyi arzuluyor. Yükselişe geçen otokrat hükümetler haklı elbette, Cannes aynı zamanda siyasi bir festivaldir. Evet Cannes bir yanıyla Batılı anlamda kapitalizmin önemli bir beşiğidir ve diğer yandan mümkün mertebe sanatçıların ve sanatın özgürlüğünü savunan en büyük sinema platformudur... Sanat ve siyaset nasıl birbirinden ayrıştırılabilir ki zaten. Bugün tüm dünyayı gümrük vergileriyle tehdit eden Donald Trump, son 80 yılın en kötü ABD-Avrupa ilişkisinin de bundan pay alacağını gümrük vergisini Avrupa filmlerinin ithalatına yönelik en sert şekilde uygulama isteğiyle gösterdi. O halde festivalin açılış gecesi konuşan Robert De Niro'ya kulak verelim: Ülkem ABD'de demokrasi için büyük bir mücadele veriyoruz. Demokrasiyi cepte sanıyorduk, bu hepimizi, buradaki herkesi etkiliyor. Sanat kapsayıcıdır, çeşitliliği kucaklar. İnsanları bir araya getirir. Bu yüzden sanat bir tehdittir, o yüzden bizler otokrat ve faşistlere karşı bir tehditiz. Bu durumu arkamıza yaslanıp film izler gibi izleyemeyiz. Harekete geçmeliyiz. Şu an harekete geçmeliyiz...

2010 yılında hapiste olduğu için jüri üyelik görevini yapamayan Jafar Panahi için gözyaşı döken Juliette Binoche. 



Cumhuriyet Gazetesi'nin Panahi'ye ilişkin 2010 yılındaki haberi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder