26 Aralık 2023 Salı

Zeki Demirkubuz'dan Güçlü Dönüş

Son filmi Hayat, bazı fazla uzun sahneleri ve dolayısıyla uzun süresi olmasa yönetmenin başyapıtı diyebileceğimiz bir bütünlüğe sahip.

2007 senesinde ilk kez bir Demirkubuz filmi izlemiş ve ilginç bulmuştum. Bir festival kapsamında sinemada izlediğim bu film yönetmenin son filmi Kader'di. Bunun üzerine en iyi filmi olarak addedilen Masumiyeti de bir dvd dükkanından satın almış izlemiştim. Yönetmenin dünyası ilgimi çekmişti bir kere, ardından İtiraf, sonra kızının da ismi olan Yazgı (en iyi filmi olduğunu düşünüyordu) ardından en sevdiklerimden Bekleme Odası sonra ilk filmi C Blok derken tesadüf bu ya o dönem okuduğum Dostoyevski'nin Ev Sahibesi novellasını andırdığını düşündüğüm Üçüncü Sayfa... Her gün dvd satıcısına uğrayan ben bir Demirkubuz filmi alıp izliyordum. Demirkubuz'un tüm filmlerini bir haftada tüketmiş kafamda birkaç filmini izlediğim Nuri Bilge Ceylan ile kıyaslamaya başlamıştım. O dönemler Ceylan'a kıyasla edebiyatla bağı daha güçlü ve daha iyi senaryolar yazdığını düşündüğüm Demirkubuz bir roman uyarlaması olan Kıskanmak, Yeraltı sonra Bulantı gibi filmleriyle sinemasında bir düşüş yaşadı. Kimileri Yeraltı'nın da iyi bir film olduğunu söylese de ben pek o kanaatte değildim -ki blogta kısa bir festival yazısı da mevcuttur. Nitekim yönetmen 7 yıllık bir suskunluğun ardından Hayat ile en iyi filmlerinden birine imza atıyor. Hicran adlı bir kız, yaşıtı sayılabilecek Rıza ile 2 kez görüştü(rüldü)kten sonra İstanbul'a kaçar. Yani temiz yüzlü, işinde gücündeki Rıza'yı beğenmez, bu görücü usulü evlilik ona göre değildir ama böyle bir evliliktense İstanbul'da hayat kadınlığı daha mı caziptir? Bir süre sonra Rıza perişan ! onu aramaya koyulur... Filmin ilk yarısı Rıza'nın ikinci yarısı ise Hicran'ın hikayesi aslında ve pek çok karakter var filme dahil olan. Film büyük ölçüde gündelik dilde ve çok zaman etkileyici diyaloglardan meydana geliyor, gerçekten ilginç diyaloglar var filmde, ülkemizin hal-i pür-melalini ortaya koyan. Daha önemlisi Hayat, ülkemizin kadınlarına ilişkin de önemli gözlemler ve çözümlemeler içeren bir film, belki ilk başta Demirkubuz'un kadın düşmanlığı yaptığını düşünenler de olacaktır ama yönetmenin kıvrak senaryosu ve olgun bakışıyla anlamlı bir fotoğraf çektiğini ve kimseye bir düşmanlık beslemediğini düşünüyorum. Tüm oyuncular çok başarılı, özellikle birkaç sahnede oldukça başarılı bir görüntü yönetmenliği, kendi sinemasının alamet-i farikalarını (açılan kapanan kapı, televizyonda film izleyen insanlar) tazeleyen bakışı da ayrıca değerli ve filmde rüya leitmotivi var ki, gerçekten film bittiğinde bravo ! dedirten cinsten. Hele filmin sonlarına doğru Rıza ve Hicran'ın çay bahçesinde buluştuğu sahne, Rıza'nın tavrı, François Ozon'un, Christian Petzold'un filmlerinde gördüğümüz şıklıkta. Evet Demirkubuz, bazı sahnelerin süresini biraz daha kısa tutsa daha da vurucu bir film olabilirmiş Hayat ama bu haliyle de kesinlikle izlemeye ve üzerine düşünmeye fazlasıyla değer... Evet gençliğimizin Demirkubuz'u geri döndü, hatta belki 60 yaşına varan hayat tecrübesinin katkısıyla ermiş bir seviyede. Kutlu olsun !

Yıldız: * * * *

4 Aralık 2023 Pazartesi

Asya'dan İki Film, Biri Japonya'dan Diğeri İran'dan...

Geçtiğimiz hafta biri Başka Sinema kapsamında diğeri İstanbul Modern'de iki film izledim. İlki dünya sinemasının yükselen değeri dediğim Ryusuke Hamaguchi'nin Aku Wa Sonzai Shinai (Kötülük Diye Bir Şey Yok) adlı son çalışmasıydı. Viktor Apalaçi'nin aktardığına göre Nuri Bilge Ceylan'ın sıkılıp sonunu getiremeden salondan çıktığı söylenen o film... Yönetmen Drive My Car ile Oscar ödülü de alınca, adeta şerit değiştirmiş, bırakın Oscar'da bir şey almasını (ihtimal dahi yok), Venedik'te aldığı ödüller bile sürpriz olarak değerlendirilebilir. He ! bu filmi kötü mü yapar, asla ama şunu söyleyebiliriz, yönetmenin bugüne kadarki en muğlak hatta ağırbaşlı filmi bu. Güzel mi güzel bir köyde kızıyla yaşayan bir baba-kız hikayesi olarak başlıyor. Kapitalistler durur mu hiç; dağı, ormanı ve geyikleriyle bu güzel köye göz koyuyorlar tabii, bir Glamping tesisini hayata geçirmek istiyorlar ama yerliler tarafından bunun ekolojik dengeyi bozacağı da anlaşılıyor, böyle olunca şirketin iki çalışanı o babaya gidiyorlar ve onu yanlarına çekmek için bekçilik teklif ediyorlar, yetmiyor onlardan biriymiş gibi odun kırmaya falan çalışıyorlar. Bir araçsal aklın hafif eleştirisi olarak yorumlanabilecek film finale doğru biraz ivme kazanıyor ve görece vurucu sayılabilecek şekilde bitiyor. Özellikle yerli yerinde müziklerle mevcut şiirselliği destekleyen yönetmenin daha önceki filmlerini bu blogta yazmıştım ve son yazımda yönetmenin imzası niteliğindeki temasının kadın-erkek ilişkilerinde kadının üstünlüğü olduğunu söylemiştim. Aslında burada da az da olsa, iki şirket çalışanı arasındaki diyalog ya da filmin finalinde yapacağı patinajı belirleyenin yine bir dişi olması boşuna değil. Niye doğa ana diyoruz da doğa baba demiyoruz değil mi, daha ileri gidelim anavatan diyoruz da babavatan niye demiyoruz, devam edelim anadil diyoruz da babadil diyenimiz yok. Özetle Hamaguchi'nin diğer filmleri ölçüsünde olmasa da doğurgan doğaya dolayısıyla dişiye hürmet bu filmde de kendini gösteriyor. Yıldız: * * * Locarno Film Festivali'nde Altın Leopar'ı kazanan Mantagheye Bohrani (Kritik Bölge) filmi bugüne kadarki İran filmlerinden oldukça farklı bir görünüm sergiliyor. Ali Ahmadzadeh'nin filmi Tahran'daki uyuşturucu trafiğine el atıyor. Hem bakım merkezindekilere yaptığı keki sunan, hem türlü türlü otları satan, su içer gibi içki içen özgür kadın arkadaşlarıyla belli ölçüde zaman geçiren bir tuhaf karakterin kabaca bir gecesini ele alıyor. Öyle ki bir noktadan sonra adamın doktor olduğunu görüyoruz. Hani önce hasta edip sonra iyileştiren diye bir deyiş vardır ya onun karşılığı gibi bir adam bu. Sansüre takılmamak için türlü yaratıcılıklar deneyen o kadar İran filminden sonra böyle bir filme biraz şaşırdım doğrusu, filmden çıktıktan sonra hemen filmin lokasyonuna baktım, İran ve Almanya diyor. Yani pek çok sahnesi Almanya'da çekilmiş yer yer pek gürültülü ve aslında deneysel denebilecek bir film. Yıldız: * *