2 Eylül 2020 Çarşamba

Polanski'nin J'Accuse'ü (Suçluyorum) Karantina Sonrası Dönemin İlk İyi Filmi

Sinema tarihinin eşine az rastlanır zorunlu sinemasız aylarından sonra sinemalar açılmaya başladı ve yavaş yavaş yeni filmler de gösterime giriyor. Dileyelim ki tekrar arttığı ifade edilen hasta sayıları zaten eski gücüne gelmesi zaman alacak sinemalara ket vurmaz. 

Öncelikle bir süre eski filmleri gösteren sinema salonları ardı ardına iddialı 2 yeni filmle izleyicilerin karşına çıktı. Hiç kuşkusuz kitleyi tekrar sinemalara döndürme konusundaki en önemli örnek Christopher Nolan'ın Tenet'i. Yönetmene öncelikle dünyanın Netflix ve benzeri platformlara yöneldiği bir dönemde sinemayı savunduğu için teşekkür edelim. Sinemasının yeni hiçbir soluk getirmeyen, iyi çekilmiş bir ana akım sinema örneğinden fazlası olmadığını da belirtelim. Zaman konusunda derdi olduğu aşikar yönetmen bu kez evirtilmiş zaman başlığında başarılı bir kurguyla yaşamı geriye doğru akıttığı bir örnek sunmuş ama büyükbaba parodoksu gibi geçmişe yolculuğun önündeki fizik tartışmaları mı olmalıdır sinema sanatçısının derdi. Elbet sinemanın doğasındaki zamanla olan ilişkinin yönetmene belli kapılar açtığı da muhakkak... Benim asıl bahsetmek istediğim film ise gecikmeli olarak vizyonda yerini bulan (20 kadar kentte) usta yönetmen Roman Polanski'nin J'Accuse adlı filmi. Cesar Töreni'nde kazandığı ödüller yönetmenin şaibeli geçmişi nedeniyle Adele Haenel tarafından protesto edilmiş, ayrıca film daha öncesinde Venedik Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nün de içinde bulunduğu birçok ödül kazanmıştı. Alfred Dreyfus olayını anlatan klasik ama etkili bir dönem filmi olarak dikkat çeken J'Accuse insanlık tarihinin, üstelik Fransa gibi hukuk ve demokrasinin beşiği ülkelerde bile ne kadar haksızlıklara gebe olduğunu göstermesi açısından değerli ve adaletin ne kadar gecikmeli geldiği, geldiğinde bile tam bir adaletin sağlanamadığı mevcut durumda Emile Zola gibi yazarların, bir ülkedeki aydınların korkusuzca bildiklerini savunmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulamakta. Jean Dujardin, Louis Garrel, Emmanuelle Seigner, Mathieu Amalric gibi Fransız sinemasından pek çok başarılı oyuncunun katkı sağladığı film esasında Dreyfus'un ordudaki hocası rolündeki Dujardin'in canladırdığı Georges Picquart cephesinden olaya yaklaşıyor. Ve anlattığı olayın öneminden hareketle mesajı net olarak veriyor. Sonucu ne olursa olsun hakkın peşinden koşun...

Yıldız: * * * *