2007 yılında Persepolis'in Cannes'da Jüri Ödülü alması 1 yıl sonra Beşir ile Waltz'in yine Cannes'da övgülere boğulması ve Altın Palmiye'nin favorisi olarak görülmesi kimilerinde sinema artık yeni bir forma evriliyor, dolayısıyla yakıcı gerçeklerin sinemasını bundan sonra giderek insanlar değil çizgiler belirleyecek algısı oluşturmuştu. Belki 10 yıla kalmadan Altın Palmiye adaylarının yarısı animasyon olur diyen bile vardı. Bu öngörü elbette tutmadı. 2008'den sonra tek bir animasyon dahi Cannes'ın Ana Yarışması'na çıkamadı. Yine de animasyonun çeşitli türlerinde kayda değer filmler yapanlar oldu, farklı festivallerde bazen de Cannes'ın alt bölümlerde kendine yer buldu bu filmler. Bu yıl İsviçre'nin adayı olarak Oscar 'shortlist'e kalma başarısı gösteren Ma Vie de Courgette (Kabakçığın Hayatı) de onların başında geliyor. Stop Motion tekniğiyle oluşturulmuş ustalıklı bir film bu, içeriği belki pek toplumsal-politik yakıcılığa yaslanmıyor denebilir (aslında tam olarak öyle değil) ama çocukluğu zor şartlarda geçen, dünyamızın geleceği olacak insanlara dair hem içburucu biraz da komik, en önemlisi hümanist bir hikaye anlatılıyor. Başkarakter oğlanın takma adından da anlayacağımız filmin ismine atfedilen kabak tadı veren bir yaşamın sadece çocukları ilgilendiren değil hatta daha çok da büyükleri ilgilendiren taraflarını zevkle izliyoruz.
Yıldız: * * *
Yıldız: * * *
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder