22 Eylül 2011 Perşembe

Özcan Alper Koza'ya yakın

İlk filmi Sonbahar ile Altın Koza'ya damga vuran, gönülleri fetheden Özcan Alper yeni filmi Gelecek Uzun Sürer'le yine kalbimize nişan almayı başardı. Film Ana Seçkide şu ana kadar izlediğimiz filmler arasında teknik kapasitesi ve 'solduyusu' ile bir anda öne çıktı. Haliyle de Altın Koza'nın favorisi oldu.
'' Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız, peki ya ölüleri ne yapacağız, neden öldüler?'' Gelecek Uzun Sürer Cesar Pavese'nin bu çarpıcı sözleriyle açılıyor. Hakkari doğumlu erkek arkadaşının daha iyi bir Dünya'da buluşmak dileğiyle terkettiği, daha açık ifadeyle gerillaya katıldığı için bir süredir ondan haber alamayan Sumru'nun Güneydoğu'ya doğru yaptığı yolculuğu anlatan filmde bizler Sumru'yu Türkiye'nin her yerini gezip tezi için ağıt araştırmaları yapan bir müzikolog olarak tanıyoruz. Tabii yaptığı araştırma ağıtlarla ilgili olunca bu toprakların üzerinde yaşanmış acılar da bir bir açığa çıkıyor, gerçek belgelerle desteklenen, görsel/işitsel açıdan elit kategoriye ulaşan film haliyle En İyi Film Altın Kozası'na göz kırpıyor. Onu alamadığı takdirde; En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetmeni, Yılmaz Güney Ödülü ve En İyi Müzik ödüllerinden bir veya birkaçını alabilir, bu gücü var. Şunu da belirtmemiz gerekir ki filmden bazı arkadaşlar rahatsız olmuş, fazla angaje ve manipülatif bulmuş o da ayrı. Jüride de böyle düşünenler çıkar mı bilemeyiz.
Yarışmalı bölümün son iki gün içinde izlediğimiz diğer filmleri de ilk gün faciasından sonra festivalde olduğumuzu bize hatırlatmaya yetti. Önce Türk Pasaportu sonra da Vücut takdir topladı. Reklam filmleriyle tanınan Mustafa Nuri'nin ilk filmi Vucut her şey gibi insan bedeninin metalaştığı, o bedenin arkasındakilerin; kalbin, ruhun, zekanın değersizleştiği, herşeyin et parçasına indirgendiği bir çağda bizlere ilaç gibi geldi, açıkçası uzun yıllardır sinemamızda böyle bir meseleyi işleyen bir film izlediğimi hatırlamıyorum. Filmin ilk yarısında ne anlatmak konusunda kararsız kaldığını düşünen izleyicisi, daha sonraki dakikalarda bunun sıradan bir aşk filminden ötelere gitmeye çabaladığını farkediyor. Bizce bu filmi jüri ödülsüz göndermez, bu ödül ne olur Hatice Aslan'a en iyi kadın oyuncu olabilir. Hakan Kurtaş'a da umut veren genç oyuncu ödülü gelirse çok şaşırmamak gerek.
Yarışmalı bölümün diğer filmiyse, Dünya Prömiyerini Cannes'da yarışma dışı yapan belgesel Türk Pasaportu; 40'ların başlarında özellikle Fransa'nın Drancy kampındaki Yahudileri, Türkiye diplomatlarının nasıl kurtardığına şahit etti bizleri. Tarihi yaşayan çok sayıda tanığa ve belgeye başvuran film, o dönemi ustalıkla canlandıran sahneleriyle kurgu bir filmin lezzetini yaşatmayı da bildi. Bu film de ödül alır. Mesela En iyi Sanat Yönetmenliği. Hatta bundan sonraki filmlerin durumuna bağlı olarak En İyi Yönetmen bile gelebilir. Filmle ilgili tek kaygımız bunca yıl yapılmayıp da tam Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulduğu bir döneme denk gelmesi. Film son derece iyi niyetli insanların yaptıklarını göz önüne sermeye çalışıyor ancak filmde yanımda oturan oyuncu Ayten Uncuoğlu'nun da dediği gibi birileri tarafından başka yerlerde kullanılmaya çalışılma ihtimalini düşünmek üzücü. Şahsen böyle bir filmi başka bir dönemde veya tarafsız bir ülkeden izlemeyi daha çok isterdik. Bir diğer izlediğimiz film de Kadife idi. Yine Kürt sorununa dikkat çeken bir film olmakla Gelecek Uzun Sürer'e kıyasla daha orta yolcu bir film izledik diyebiliriz, tabii ki barışa vurgu yaptı o da. Kadife ismindeki kadın PKK'lı çocuklarını bir bir şehit verdiği için, tek varlığı torununu da kaybetmemek için bu savaş bitsin diye büyük çaba harcamaktadır çünkü kendi çocuğuyla başka bir yakının çocuğunu bile karşı karşıya getirmektedir bu kirli savaş. Ne yazık ki bu savaş analara bırakılamayacak kadar da çetrefildir. Filmin seçkiye girmeyi hakettiğini düşünsem de biraz yapaylık sezdim, ödül alma ihtimalini çok yüksek bulmasak da, en yakın uzanabileceği ödül sanırız En İyi Senaryo olurdu. Bügünün bir başka yarışma filmi de bir ilk film olan Mar idi. Artık gına getiren taşra filmleri furyasının yeni bir ayağı olan film, eli yüzü düzgün, bir şeyler de anlatmak istiyor ama o kadar. Taşra filmlerine yeni hiç bir şey getirmiyor, mesela bir Zefir bile olamıyor. Bizden ödül çıkmayacak filmi beğenen arkadaşlarımızın da olduğunu belirtiriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder