21 Eylül 2011 Çarşamba

NURİ BİLGE CEYLAN BÜYÜLEDİ

Nihayet 'Bir Zamanlar Anadolu'da'nın Türkiye Prömiyeri Altın Koza'da gerçekleşti. Gala salonu oldukça büyük kapasitesine rağmen tamamen doldu, konuk kartı ya da davetiyesi olmayanlar giremedi. Film Türk Sineması'nda hiç alışık olmadığımız derecede özen gösterilmiş incelikli bir sinema dili hem de entellektüel yoğunluğuyla bizleri çok etkiledi. Bize göre 'başyapıt' olan bu filmin önümüzdeki süreçte büyük tartışmalara gebe olabileceğini öngörmek mümkün.
Günlerdir yarışma filmlerinin bizi ne kadar tatmin edip etmeyeceğini düşüneduralım, aklımızın bir köşesini Bir Zamanlar Anadolu'da'yı ilk izleyen kitleden olmanın sabırsızlığı işgal ediyordu ve ışıklar söndü 157 dakika boyunca dünyadan koptuk, belki de daha fazla dünyalı olduk. Bilemiyoruz. Bize bu 157 dakikalık kurmaca evreni anlatmak düşüyor. Öncelikle bu filmi izledikten hemen sonra çalakalem bir yazı yazmak da kolay değil, üzerine düşünülmesi gereken, hatta sakin kafayla bir daha izlenmeyi hak eden bir film Bir Zamanlar Anadolu'da. Böyle bir filme bu yazının -şimdilik- yetersiz kalacağını söyleyelim ama sıcağı sıcağına bir şeyler yazmazsak da çatlarız. Film bir gece vakti başlıyor ve sabahın ilk ışıklarından biraz sonra bitiyor. Yani bugüne kadar ki Ceylan filmleri içerisinde en dar zaman dilimini kapsayan film bu, buna karşın enteresan biçimde en uzun gerçek zaman dilimine sahip film de bu, dile kolay 157 dakika. Filmi özetlemek de çok kolay değil, 2 katil zanlısının gömdükleri cesetin bir komiser, savcı ve doktor öncülüğünde aranması diyebiliriz konusuna. Bu kısa zamanda yaşananlar, kurdukları iletişim, özellikle de ustalıklı diyaloglar filmin düşünsel derinliğinin temel dayanağı. Kimi zaman gerilime göz kırpan, sık sık ince bir mizaha tutunan, zaman zaman da (özellikle savcı ve doktorun konuşmalarında) insanoğlunun felsefi derinliklerinde dolaşan katmanlı bu filmin Çehov daha çok da Dostoyevski romanlarındaki derinliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bütün bunları kayda değer hale getiren de, Nuri Bilge Ceylan'ın doruğa çıkan yönetmenlik başarısı; özellikle filmin ilk yarısında karanlık sahnelerdeki ışık kullanımı, kamerayı bir resim paletine dönüştüren yetkinliği, zamanı olağanüstü yaratıcı kullanışı, her ayrıntıyı ilmek ilmek işlemesi... Bir Zamanlar Anadolu'da sinemamızın en farklı dokuya sahip filmlerinden biri belki de birincisi. Nuri Bilge Ceylan'ın bugüne kadar sinemasına kattıklarını içindeki barındıran, hem de bunun çok ötesine gitmeye çalışan ve başaran bir film. Bizce Nuri Bilge'nin ustalık eseri, haliyle de hazmı zor, bu tip bir sinemaya alışkın olmayanların sonunu getiremeyecekleri bir film. Biz şu an itibarıyla ne anladık derseniz: Bir cinayetin otopsisinden, Anadolu'nun, buranın insanlarının otopsisini yapmaya çalışan bir film anladık diyebiliriz. Yönetmenin karakterlerine belli bir mesafeden bakıp çizmek istediği büyük resmi ayakta alkışlarız. Her filmiyle bir vites yükseltmeyi başaran yönetmenin bir sonraki filminin nasıl bir şey olacağını ise tahayyül etmek çok zor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder