31 Temmuz 2016 Pazar

Aşkın Beylik Halleri

Fransızlar o kutsal türün, aşk filmlerinin belki de en unutulmazlarını perdeye taşıdılar. Daha birkaç yıl önce Michael Haneke adeta ilk olarak Stendhal'in söylediği rivayet edilen o basit "Evlilik Aşkın Mezarıdır" sözünü bir ömrü beraber tüketmiş çift üzerine bambaşka bir bakış açısıyla getirmedi mi, hemen 1 yıl sonra  La vie Adele'de Abdellatif Kechiche aşka doğanın ve en çok da toplumun dayattığı geleneksel bakışımızı da allak bullak eden bir çalışma gerçekleştirmedi mi? Ya da daha geçen aylarda !f veya Ankara Film Festivali'nde izlediğimiz Love'da Gaspar Noe tüm sivriliklerinin ardında aşkın, zaman mefhumunu da öteleyerek bir yerlerde baki kaldığını duyumsatmadı mı? Bunlar hep Fransız filmleriydi ve önemlisi yenilikçiydiler, bu onulmaz hisse farklı pencerelerden farklı bakışlar getirebildiler. Evet aşka dair hala anlatılacak bir şeyler olabilir dediler. Ve yaratıcılıklarıyla tanıtladılar.

Oyuncu ve taze yönetmen Maiwenn (Le Besco)'in Mon Roi (Kralım ya da vizyon adıyla Prensim) adlı filmde olgun iki insan arasında başlayan aşkın uzun yıllara varan halet-i ruhiyesini çizmeye çalışmış. Yönetmen tipik bir Fransız filmine imza atmış. Son derece bol diyaloglu, dökü-drama havasında doğal oyunculuklarla çok tanıdık geliyor bu film. Gerçekten oyunculuklar güçlü, hele parıltısı sönmeyen buğulu gözlerinde kim bilir ne yangınları dışavurmaktan kendini alıkoyamayan Emanuelle Bercot (Marie-Antoniette ya da kısaca Tony) ilerlemiş yaşına rağmen kendine aşık edecek bir duygu yoğunluğunda, Vincent Cassel (Georgio) de o ölçüde olmasa da ona yakın. Muhteşem başlayan ve bir süre o muhteşem halden taviz vermeden devam eden bu aşk hikayesinin bıçakla kesilmişçesine darmadağın olduğu Tony'nin Georgio'yu terk ettiği sahne bizi hazırlıksız yakalıyor. Ondan sonra da filmin sonuna kadar bitmeyen med cezir manzaraları geliyor, tutkunun ikili arasında bir türlü bitememesi ama her defasında birbirinin neredeyse kopyası kriz anları, sonra yine tutkulu dakikalar ve sonra yine kriz anları ve sonra yine... Film bir süre sonra nefes almamıza bile izin vermeyen diyaloglarının yoruculuğuna rağmen sürükleyici bir senaryoyla beraber sağlam bir sinema diline sahip ve ilgiyi kolay kolay koparmıyor yine de yönetmenin bir anlatım yöntemi olarak Tony'nin bugünü ve dünü (yani ilişkinin dünü) arasında yarattığı koşut kurgu da işlevsiz bana kalırsa, en önemlisi de Mon Roi bir ilişkinin 'decade'ini resmetmekten başka aşka dair oldukça tanıdık gelen "ne senle ne de sensiz" demekten öte ne söylüyor acaba. Ben bulamadım.

Yıldız: * *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder