25 Temmuz 2016 Pazartesi

Gerçeklerden Kaçamamanın Kaçınılmazlığı Üzerine

Filmlerin dağıtım sorununa ilişkin daha önceki bir yazımda da değinmiştim. Gerçekten şaşırtıcı bir konu ve büyük adaletsizlik. Benim için birçok kitabı yaşadığı şehirde bulamayıp, pdf olarak okumak (ve kitap çıkar çıkmaz da değil) gibi birşey bu, bir filmi sinema salonunda izleyememek. Hala twitter'da filmleri bilgisayarda izlemeyi gururla sunan-savunan insanlar var biliyor musunuz? Ve hepsinin yaşı o kadar küçük değil. Madem bilgisayarda durdura durdura izlemek övünülecek bir şey de, niye bu filmlere sinema filmi diyoruz o halde, niye sinema salonlarında gösterilmek için yapılıyor bu filmler. Niye örneğin televizyon filmi diye başka bir format var diye sormaz mısınız.

Geçtiğimiz hafta vizyona giren Atom Egoyan'ın Remember-Hatırla adlı filmi İstanbul, Ankara (3 salon), ve Antalya (o da 1 salon) dışında gösterilmiyor. Türkiye'nin 3. büyük şehri İzmir'de yaşayanlar bile şehirlerindeki herhangi bir sinemaya gidip bu filmi izleyemiyorlar. Evet, Hatırla birçok salonda Başka Sinema kapsamında gösteriliyor belki ancak bazılarında da Başka Sinema dışında yani genel dağıtım kapsamında da gösterilme şansı elde etmiş. İşte Ankara'daki gösterimler; Kızılay Büyülüfener gösterimleri Başka Sinema'da ama diğer 2 sinemadaki gösterim genel dağıtım kapsamında. Filmin az da olsa genel dağıtım kapsamına girmesi şaşırtıcı değil. Hatırla, bir festival filmi (2015 Venedik Altın Aslan Adayı) olmasına karşın temposu düşük, izleyiciden dikkat ve hatta sabır gerektiren, anlaşılması zor filmlerden değil. Geniş kitle sinemasıyla, sanat sinemasının bireşimlerinden biri. Hatırla, sinemanın anlata anlata tüketemediği Yahudi soykırımına değinen bir film. Film Auschwitz'ten uzun yıllar önce kaçıp kurtulan ihtiyar bir Yahudi'nin arkadaşının yardımıyla ailesini öldüren Nazi subayını bulup öldürme isteği üzerine kurulu. Tipik bir intikam hikayesi aslında. Bu ihtiyarın demans (unutkanlık-alzheimer yani) hastası olması da çok önemli bir detay. Bu ihtiyar doğru kişiyi bulana kadar mekan mekan geziyor sonucunda. Film gayet akıcı ama eli yüzü düzgün bir televizyon filminden farkı da yok, ben sinema sanatına özgü herhangi yaratıcı detay, estetik bir değer göremedim. Yine de Christopher Plummer'ın oyunculuğu en büyük artısı ve yalın senaryosunu da o kadar yabana atmamak kanaatindeyim, finalindeki büyük sürprizle beraber geçmişle yüzleşmenin kaçınılmazlığına vurgu yapan filmi bence es geçmemek gerek.

Yıldız: * *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder