19 Haziran 2016 Pazar

Bir Yarım Başarı Bile Değil: Hrutar

Dünya Sineması nasıl ki Amerika'dan ibaret değilse, Fransa, İtalya, Romanya, Rusya, İran ya da İngiltere vs'den de ibaret değil. Dünyadaki 200'e yakın ülkenin birçoğunun sineması olmasa bile kıyıda köşede duran öyle ülkelerin sinemalarıyla tanışıyoruz ki, her şeyden önce o ülkelerin bir tür kültürünü küresel arenaya taşıma işlevi mi görüyor bu filmler diye de soruyorum bazan, bu filmlerin pek çoğu sinema olarak sadece belli başlı anlar dışında doyurmuyor, bir bütünlüklü hazzı taşıyamıyor ne yazık ki. İşte İzlanda, uçsuuz bucaksız ve soğuk bayırlarındaki tek tük evler, daha önce Dagur Kari vb. yönetmenlerin de sinemasına konu olan bu sessiz, sakin aslında ıssız ada ülkede iki kardeşin koyunlarla ilintili ilişkisine tanıklık ediyoruz Hrutar (Rams-İnatçılar diye gösteriliyor) adlı bu filmde. Telaşsız, hoş kadrajlar eşliğinde evet vakur bir anlatımı var filmin.

Filmin başında bir yarışmaya konu olan koyunlarla bu kardeşlerin güçlü bir bağ kurduğu ortada. Koyunlara verdikleri önemin ardında başka bir neden de göstermiyor film, hepi topu kardeşlerden birinciliği diğerine kaptıranın koyunlarda bir virüs tespit ettiği söylentisi ve sonrasında sağlık ekibinin gerçekten böylesi tehlikeli bir virüsü tespit etmeleri ve kardeşlerden birinin tüm itlafa rağmen küçük bir grup koyunu-koçu saklama, yakalanmama, bu arada kardeşiyle arasını düzeltme hikayesi izlediğimizi söyleyebiliriz. 

Filmin ikinci yarısında evinin gizli bir köşesinde sorunsuz yaşamaya devam eden kardeşlerden birini görünce de aslında koyunların bir hastalığı yok mu sorusu kafamızda beliriyor. Peki o zaman sağlık ekibinin inatla koyunları itlaf etme çabasını nereye koyuyoruz, tutarsız değil mi? Bunların ötesinde kardeşin koyunları saklama isteğinin altındaki motivasyon da belirsiz, tıpkı aynı yılın Cannes'ında en fazla Belirli Bakış'ta olması gerekirken Ana Yarışma'ya kaydırılan üstelik bir Büyük Ödül kazanan, kimilerince hiç anlayamadığım biçimde başyapıt mertebesine çıkarılan Son of Saul'daki film boyunca ölmüş çocuğu gömmek için fır dönen adam gibi. Bir senaryoda karakterlerin hareketlerinin altındaki motivasyonları bilmek zorunluğumuz yok diyorsanız, amenna bilmeyelim. Ama ben bilmeyi tercih edenlerdenim.

Yıldız: * 

Not: Genelde tek yıldız verdiğim filmleri yazmama gibi huyum olsa da geçtiğimiz haftalardaki Evrim gibi eleştirmenler nezdinde epey beğeneni olduğu için ben de fikrimi belirtmek istedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder