9 Mayıs 2015 Cumartesi

Tadında Korkmak

Tıpkı geçen sene olduğu gibi, İstanbul Film Festivali ardı sıra orada gösterilen kimi filmler vizyona da düşüverdi, ve daha geniş izleyici kitleleriyle buluşma şansı (!) yakalamış oldu. Bu filmler arasında en dikkat çekeni kuşkusuz It Follows (Peşimdeki Şeytan), bu hafta tamı tamına 78 salonda gösterime girdi, Gravity gibi bir 'blockbuster'ın 80 kopyayla gösterime çıktığını düşünürsek, Amerikan bağımsız sinemasının sularında addedilebilecek bir film için gerçekten dikkat çekici. Geçen ay Başka Sinema ile dağıtıma çıkan Hayvan Düşü gibi Peşimdeki Şeytan da Cannes Eleştirmenler Haftası'ndan gelme bir gerilim-korku janrı örneği, Hayvan Düşü kadar derinlikli mi tartışılır ama türden beklenenleri yerine getirme konusunda daha da ustalıklı... sadece birbirine komşu gençleri görebildiğimiz bir Amerikan taşrası, önce evden kendini koşa koşa dışarı atan bir genç kızın ailesine veda ettikten sonraki hazin sonu. Ardından filmin ana karakterlerinin başına gelenler... Filmin göbeğinde Jay adlı kızın sevgilisiyle seviştikten sonra onu takip eden lanet ile savaşı var. Bu lanet seks yoluyla kişiden kişiye aktarılıyor ve böylece zaman zaman sizi takip eden birilerini görüyorsunuz. Sizi takip ettiğini anlamakta o kadar kolay değil, size doğru gelen başkalarının da o lanet olabileceğini sanabiliyorsunuz bazen, bu kişi yolundan hiç sapmadan gözlerini size dikmiş vaziyette takip ediyor ve sürekli şekil değiştiriyor ama sanırım genellikle tanıdıklardan biri oluyor. Film boyunca tam olarak göremediğimiz aileden biri ve bu kişi sizi yakalar ve öldürürse laneti size bulaştırana musallat olmaya devam ediyor ve bu böyle uzayıp gidiyor. Filmin korku oluşturma biçimi gayet yaratıcı, kan gövdeyi götürmeden, olağandışı yaratıklara başvurmadan da hayatın içinden korku ögeleri ortaya çıkarabilmiş. Toplumun tutuculuğuna karşı gençlerin arzularının çatışması sonucu oluşan korkularının bir dışavurumu olarak da okunabilecek film, son noktada Amerikan filmlerinden alışık olduğumuz ahlakçı bir çıkarıma da hapsolmuyor. Laneti başkasına devredip kaçan 'bireyci' bakışın yerini sanki onu birlikte olduğu/sevdiğiyle beraber göğüslemeye çalışacak gerçek aşktan yana 'paylaşımcı' bir bakış alıyor. Atmosferi oluşturan kamera hareketleri, müzikleri, sesli ve sessiz anların dengesiyle de hem sıkılmadan izlenen hem abartmadan korkutan bir film ortaya çıkıyor. Bir korku filminden de daha ne beklenir ki zaten...
Yıldız: * * *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder