5 Şubat 2019 Salı

Gomorra'nın Yönetmeni Geri Döndü !

Çoğumuz Matteo Garrone'nin adını ilk kez 2008 yılında duymuştuk. Alışıldık mafya filmlerini tepetaklak eden Gomorra, arka fonda Rafaello'nun La Nostra Storia'sının (Bambola) duyulduğu, izleyicisini ters köşeye yatıran ilk sahnesiyle bile ne kadar etkileyici bir mafya hikayesi izleyeceğimizin işaretini vermişti. Garrone, daha sonraki işlerinde (2 uzun metrajlı film çekti) ne yazık ki pek ses getiremedi. Ve sonunda bir İtalyan için o bildik sulara geri döndü, suç filmine... Bilmem der misiniz, Hollywood'ta 1930'larla ortaya çıkıp sonra başka bir türe, kara filme evrilen, ardından Yeni Hollywood sonrası birçok kült çıkaran bu türün bir İtalyan için neresi bildik? O zaman şöyle diyelim, zaten ABD'de Büyük Buhran ile beraber toplumda artan mafyalaşmanın müsebbibleri, bu türün ortaya çıkmasına vesile olanlar ağırlıklı olarak ABD'ye göçmüş İtalyanlar'dı. Hatta mafya kelimesinin açılımı dahi İtalyanca ve yüzlerce yıl öncesinden geliyor. 'Morte Alla Francia İtalia Anela'...* Türün bağrında üretim yapan Garrone bu kez Dogman adlı filmiyle şiddet olgusuna daha bireysel bir perspektiften bakıyor. Marcello (Marcello Fonte) bir köpek kuaförü olarak mahallesinde sevilen biri olarak çizilmiş. Arkadaşı Simeone ise her istediğini iri cüssesiyle elde etmeye çalışan kaba saba bir kötü adam. Simeone'nin Marcello'yu kirli işlerine kademe kademe bulaştırmasıyla da işler çığrından çıkıyor ve Marcello hem mahallelinin sevgisini kaybediyor hem de arkadaşını ispiyonlamamak uğruna bir yıl hapis yatıyor. Filmin başlarında mahalleli, Simeone'yi öldürmek için dışarıdan adam getirmeyi bile tartışıyorlar. Nasıl olsa bir gün biri öldürecek diye düşünüyorlar, nereden bilsinler ki içlerindeki en cılız ve iyi niyetli görünenin istemeden de olsa bunu gerçekleştireceğini... Ben Marcello'nun iç dünyasına çok giremediğimizi düşünsem de Marcello'nun psikolojik açılımları olan bir karakter olduğunu söyleyebilirim. Yönetmenin filmin pek çok noktasında Marcello'nun yüzünü yakın planda göstermesinin yanı sıra son sahnede ilginç biçimde filmin plan sürelerinin çok ötesinde, uzunca bir süre Marcello'yu yakın plana almasının bizi karakterin iç dünyasına dahil etme isteğiyle ilintili olduğu ortada. Kısaca insanoğlunun nesnesi olduğu şiddetten ne kadar kaçmaya çalışsa da bir şekilde o şiddetin öznesine dönüşmesinin aktarımı olarak da özetleyebiliriz Dogman'ı. 

Yıldız: * * * 

* Bu konuda geniş bir metin okumak isteyenlere Tarık Dursun Kakınç'ın 100 Filmde Başlangıcından Günümüze Gangster Filmleri kitabını önerebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder