2 Şubat 2018 Cuma

İşe Yarar Bir Sinema Örneği

Artık o da başka sinema/sanat filmleri gösterecek el değiştirmiş Kadıköy sinemasında izleme şansı bulduk yönetmenin son filmi İşe Yarar Bir Şey'i ve sanırım Pelin Esmer, Yeşim Ustaoğlu ile beraber en iyi kadın iki yönetmenimizden biri ve seçtiği konular oldukça özgün tatlar damıtıyor. Daha ilk sahnesinden ilginç bir film izleyeceğimizin sinyallerini veriyor yönetmen. Edebi bir monolog ve tren istasyonu...  Bir tren yolculuğunda iki kadının tanışmasına tanık olmamız ve elbet trendeki diğer yolcuların da onlara eşlik etmesi... Zaten sinemaya tren kadar yakışan az şey vardır. Sadece trenlerin taşıdığı o kendine has şiirsellikten bahsetmiyorum. Sinemayla trenlerin aynı dönemlerin, aynı ruhun, hareketin çocuğu olmaları bahsettiğim. Yoksa yalnızca lokomotifin önüne konulan kameranın saatlerce yaptığı çekimleri izlemek için sinemanın ilk yıllarında sinema salonlarını dolduran bu tutku nasıl açıklanabilir. Neyse devam edelim. Trende geçen ilk bölüm gerek diyaloğun taşıdığı ritim ve merak duygusu, bence yer yer çok hafif gerilimi, sesli-sessiz anların dengesi ve özellikle baş karakterin (Başak Köklükaya) trenin içindeki yüz ifadesini trenin dışındaki insanların görüntüsüne bindirdiği örnekteki gibi yetkin görsel tasarımıyla beni oldukça etkiledi. Adeta bir başyapıt izliyor duygusu... İşe Yarar Bir Şey gerçekten ilginç bir film. Filmin meselesinin ne olduğunu anlamaya çalışırken belki yardımcı kadın oyuncu diyebileceğimiz Öykü Karayel'in bir hemşire olarak ölüm döşeğindeki bir adamın hayatına son vermek için yola çıkmış olmasının filmin ana meselesi olduğunu anlamamız da bence bir sürpriz. Filmin ikinci yarısında ölüm döşeğindeki o adamın (Yiğit Özşener) evinde geçen bölüm de trendeki kadar olmasa da ilgi çekici, en azından diyaloglar açısından ve tabii yine bir merak duygusu var. Sadece Köklükaya'nın 25.yıl lise mezunları buluşmasının araya bir parantez gibi girişi biraz sakil duruyor. Yanlış anlaşılmasın ha, sinema yönünden o da etkileyici, o bölümde filmin en zor estetik denemelerinden birine girişiliyor ve başarılıyor. Sadece liseden mezun olduktan sonra 25 yıl görüşmeyen insanların sık sık görüşüyormuş havasında samimi olmaları bana biraz zorlama geldi. Her şeye rağmen yönetmen filmin adını da anlamlı kılan oldukça özgün bir denemenin altından başarıyla kalkmış demek lazım ve edebi yoğunluğun usta işi bir görsellik ve oyuncu yönetimiyle birleştiği nadide yerli filmlerden İşe Yarar Bir Şey.

Yıldız: * * * 

Not: Bu arada Kadıköy Sineması'nın yeni yüzünün beni çok mutlu ettiğini, hem salonların perde büyüklüğü ve enine salon yapısının hem de koltuk numaramızı gişeden seçebilmemizin öncelikli tercih nedeni olduğunu belirteyim (Rexx'e taş atılıyor burada). 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder