2 Ekim 2016 Pazar

Nuri Bilge Ceylan'ın Yeni Filmi Nasıl Bir Şey Ola Ki?

Nuri Bilge Ceylan'dan uzun süredir yeni bir film haberi almayı bekliyorduk. Haber daha önceki filmlerine göre biraz geç olsa da geldi. Yeni filminin adı Ahlat Ağacı, İngilizce Yaban Armudu'nun karşılığı da olan The Wild Pear. 2018 Cannes'ına yetişmesi umut ediliyor. 

Her zamanki gibi konusu hakkında kabaca bir çerçeve çizmiş yönetmen ve daha fazlasını film gösterilene kadar bilemeyeceğiz. Peki sizce nasıl bir film bekliyor bizi. Bunu bilmemiz mümkün değil ama bir tahmin yürütebilir miyiz acaba diyorum.

Bir Zamanlar Anadolu'da'nın Cannes macerasında yönetmen estetik arayışlarının bundan sonra da devam edeceğini belirtmişti ve Kış Uykusu'nda bunu çok iyi farkettik. Şimdi ilk filmi Kasaba'dan Kış Uykusu'na doğru seyreden filmografisinde neler değişmiş ona bakalım.

İlk uzun metrajı Kasaba siyah-beyaz ve böyle olmasında yönetmenin renkli filmin tekniğine de hakim olamamasının payı var. Sonraki filmini ise artık renkli çekiyor. Estetik bir değişiklik demek bu aynı zamanda. Başka artıları da var tabii, müsamere diyalogları yok. Bir sonraki ve hala en iyi iki-üç filmi arasında gösterilen Uzak'ta artık tek planda mizansen ustalığıyla başkasının çok fazla planda anlatabileceklerini de oldukça yaratıcı şekilde anlatıyor. Yönetmenliği ustaca ve giderek gelişiyor. Bu genel bir kabul. Ya senaryo? Orası sanki biraz dağınık, tam olarak bir öykü anlatmıyor yönetmen, durumlardan bir öykücük çıkarıyor diyaloğu da çok sevmiyor. Bir sonraki filmi Üç Maymun ise artık öykü anlatma çabasının ilk örneği oluyor. Ama yine diyalog az sayıda.

Sonraki filmi Bir Zamanlar Anadolu'da da çoğunluğu gece cereyan eden küçük bir zaman diliminin filmini yapıyor ve diyaloglar da artık güçlü. Kış Uykusu'na gelindiğinde ise biçim ve içerik arasındaki uyumu en üst düzeyde gözeten ve diyalogları daha da arttıran bir yönetmen görüyoruz, bir önceki filminde sanki gelecek için işaretlerini veren, temposu az da olsa artan kurgunun temposu çok az daha artıyor burada.

Sonuçta, her filminde yenilikler var bu 7.sanat ustasının ve yeniliklerin açtığı yolda ilerlediğine dair de emareler. O halde yeni filminin daha da tempolu olacağını söyleyebilir miyiz? Belki dikkat çekici yoğunlukta değişik kamera hareketleri ve daha hızlı bir kurgu. Ama bir Audiard ya da Dardenne'ler kadar hızlı değil onların bir tık altı bu da yine Nuri Bilge Ceylan sineması içinde büyük adım olacaktır.  

Bence Olmamış Bir İkinci Film Denemesi

Adana Film Festivali yeni sona erdi ve Rüzgarda Salınan Nilüfer'in niye yarışmaya alınmadığı tartışılageldi, festivali yerinde izleyen eleştirmenler başvurup alınmadığından emin miydiler yoksa öyle olduğunu tahmin mi ediyorlardı bilemiyorum, bu konuda bir dönüş de alamadım. 

Bir zamanlar bu festivali takip etmiş ve ülke sinemasının genel düzeyini gördüğünü tahmin eden biri olan bana göre yerli festivallerde öylesini acemice filmler izliyorsunuz ki bir takım asgari limitleri sağlayabilen bir film niye orada yok diyebiliyorsunuz, bunu anlarım. 

Benim 2012'de yerinde takip ettiğim ve bu blogta gün gün yazılar yazdığım o yıl da İslamcı kimliğiyle bilinen İsmail Güneş'in Antalya'ya kabul edilmemesi çok konuşulmuştu, sebebin politik olduğu dile gelmişti, Adana'da ise hakkaniyetli şekilde yarışmaya seçilmiş ama bir ödül alamamıştı ki bence almalıydı, en azından senaryo ödülü. Bu temenniyi o zamanki yazımda da dile getirmiştim. Rüzgar'da Salınan Nilüfer de ülke sinemasının vaziyetine göre eminim yarışan 12 film arasına girebilirdi, en azından 13. film olarak seçkiye dahil edilebilirdi diye düşünüyorum.

Peki ben filmi beğendim mi, bir takım olumlu yanlarını görmekle beraber, ne yazık ki hayır demek durumundayım. Neden öyle peki? Çünkü senaryosu tekdüze, yaklaşmaya çalıştığı orta-üst sınıfın içi kof yaşamını, gündelik pratiklerini izliyoruz, evet kötü sayılmayacak diyaloglar içinde bir rutin var ve debeleniyoruz orada.

Ne çarpıcı anlar yakalanmış filmde ne de bir güçlü mizah anlayışı yaratılabilmiş. Çevremizde elbet gördüğümüz, bir şekilde para kazanmanın yolunu bulmuş ama hiç bir şey okumayan, okuduğu kitabı yarıda bıraktığını ifade eden öbür yandan kitap yazmaya kalkan ama kitaba yerleştirdiği satırlarda nilüferin su da yetiştiğini sanacak bir cehalet...

Bunları ve bunun gibi bazı başka seviyesizlikleri, 'para kazanmak ile zeka-ruhun' incelmesinin doğru orantılı olamadığını sadece anlatmaktan ibaret film. Biz bu insanları sürekli görüyoruz. Beni çok rahatsız eden konuların da başında geliyor üstelik. Bu insanlar o kadar çoklar ki; parası var, statüsü var kimisinin sağlam diploması da var ama bu kadar zır cahil nasıl olabilir denen şu geniş kitle. 

İşte o kitlenin günlerinin ve daha sonraki, daha sonraki birbirine benzeyen günlerinin nasıl geçtiğini görüyoruz. Peki sinema bundan ibaret bir şey mi? Film Montreal'den bir senaryo ödülüyle dönmesine karşın biraz çabalasa da farklı çiftler üzerinden elle tutulur bir çatışma da yaratamıyor ve ritim duygusu da neredeyse hiç yok. Kupkuru, dümdüz tabir edilecek bir film. 

Yönetmen, sinemanın sanat olma sürecindeki önemli bir unsur olan kamera hareketlerinden daha önce olduğu gibi yine yaralanmamış, hadi varsın yararlanmasın diyelim, belki kurgu için biraz uğraşmış ama orada da heyecan verici bir yenilik ortaya çıkaramamış. 

İlk filmi Çoğunluk'ta daha çok Anadolu-Taşra kökenli bir yeni zenginliğin yerine bu sefer İstanbul-Kentli zenginliğini yerleştirmiş (Belki yazmış olmak için, özellikle de akademik mecrada Demokrat Parti-Halkçı Parti ayrışmasının bugünkü uzantıları üzerinden bir şeyler çıkarırlar). Ancak Çoğunluk'ta çok daha iyi örülmüş karşıtlıkların da gücüyle ve film bazı ayrıntılarıyla çok daha can alıcı olmuştu ve gerçekten güldürüyordu. 

Yıldız: *

Ve önemsiz küçük bir bilgi:

Rüzgar'da Salınan Nilüfer'e ilişkin bu yazıyı 25 Eylül'de yazmıştım. Çoğunluk ile gelecek vadeden genç bir yönetmen hakkında daha olumlu konuşmak istediğimden yazıyı yayınlamakta tereddüt etmiştim, biraz rötarlı okumanızın sebebi budur.

1 yorum:

  1. Artık Türkiye sinemasında çıtayı en yükseğe çıkaracağına inanıyorum.Çok diyaloglu az hareketli, durum hikayesinden de vazgeçmeyen bir film olacaktır.(İ.G.)

    YanıtlaSil