30 Ocak 2020 Perşembe

Ne Çektin Be Çocuk !

Jerzy Kosinski'nin aynı adlı romanından uyarlanan Boyalı Kuş, 2. Dünya Savaşı yıllarında her ne kadar açıkça dile getirilmese de Polonya'da başlayan bir hikaye. Ailesinin onun daha güvende olacağını düşündükleri için terk ettikleri Yahudi bir çocuğun başına gelenleri anlatıyor... Romanını üniversiteye başladığım ilk haftalarda okuduğumda bu kadarı da olmaz, pes demiş sonra romanı büyük ölçüde unutuvermiştim ama birkaç sahne de aklımda kalmıştı doğrusu... Çek Yönetmen Vaclav Marhoul bir çok tarihi filmde olduğu gibi siyah beyazı kullanmayı tercih etmiş ve görsel olarak başarılı sayılabilecek bir filme imza atmış. Romanın bu ilk uyarlaması elden geldiğince romana sadık kalmaya çalıştığı için uzayan süresini çok fazla hissettirmeyecek bir akıcılıkta da ilerledi açıkçası ama o çocuğun başına gelenler gerçekten yenilir yutulur şeyler miydi? Ona bakan ilk kadının ölümüne şahit olup daha sonra bir köle olarak oradan oraya savrulan hayatında hemen her yerde şiddet görüyor, kimisinde tecavüze uğruyor, kimisinde farelerle dolu bir lağıma atılmaktan son anda kurtulurken tecavüzcüsünün lağıma düşmesini sağlıyor. Kimisinde gözleri oyulan bir adama sonra onun gözlerini oyanın intiharına şahit oluyor... Gerçekten insanın sabrını zorlayan ve bazen de abartılı sahneler bunlar, yazarının gördüğü biçimde resmedilen ama savaşın nasıl bir cehenneme yol açtığını göstermeye çalışan bir tarafı da olan. Ve üzerine düşünülesi bir kaç sahne de var, mesela yönetmen, bir kadının küçük çocuğa tecavüzünü gösterip bir erkeğin o çocuğa tecavüzünü göstermeyip ima ediyor ve dahası kadının bir hayvanla birlikte oluşunu gösteriyor. Düşünmek için yetmez mi? Peki çocuğun o hayvanın başını kesip kadına camdan fırlatması, bir erkekliğe geçiş ritüeli değilse nedir? Ve çocuk o sahneden sonra ilk kez insanlara da şiddet uygulamaya başlar hatta öldürür ama ilk denemeyi bir hayvan üzerinde gerçekleştirmiştir, pek çok katil gibi... O dönemki Avrupa'nın totaliter rejimlerini bir Yahudi çocuğun gözünden anlatan film 169 dakika gibi uzun bir süreye sahip olmasa ve bazı sert sahneleri törpülense kesinlikle Oscar'a aday olur, Parazit gibi özünde Amerikan karakteristiklere sahip bir filmin olmadığı Uluslararası Film Dalı'nda bu ödülü kucaklayabilirdi. Üstelik Venedik Film Festivali'nde yarışmış bir film Boyalı Kuş, ne hikmetse yıllardır çıkardıkları filmler bu kadar çok Oscar kazanan başka bir festival yokken... Sonuçta sinema açısından biraz kısır geçen son dönemde İstanbul Modern'deki gösteriminin hemen ardından Başka Çarşamba'ya konuk olan film 28 Şubat'ta vizyona girecek.

Yıldız: * * *   

12 Ocak 2020 Pazar

Onat Kutlar Anmasındaydık

25 yıl önce 12 Ocak tarihinde günlerce verdiği yaşam mücadelesini kaybetmişti Onat Kutlar, kör bir şiddet eylemine kurban gitmişti. Ben ilk olarak henüz üniversite yıllarındayken İshak adlı öykü kitabıyla tanımıştım onu. Daha 23 yaşındaymış yazdığında. Cevat Çapan'ın anlattığına göre o dönem edebiyat çevrelerinde Sait Faik'le kıyaslayanlar dahi olmuş Kutlar'ın öykücülüğünü, daha sonra Fransa'ya giden ve orada sanat sinemasının kurumsal olarak yükselişine çıplak gözle tanık olan Kutlar oradan aldığı ilhamla 1965 yılında Sinematek Derneği'nin kuruluşuna da öncülük etmiş bir isim ve o noktadan sonra çoğunlukla film eleştirmeni ve insan hakları savunucusu olarak bilinen Kutlar'ın anmasında çeşitli demeçlerinin yer aldığı videolar, Cevat Çapan ve Adnan Özyalçıner'in Kutlar hakkında anlattıkları, Genco Erkal'ın, Kutlar'ın Bahar İsyancıdır kitabından okuduğu bir bölümün yanı sıra, Hülya Uçansu'nun Kutlar için günümüzde yazdığı bir mektuba şahit olduk, ki belki de anmanın en etkileyici bölümüydü. Bir de Çapan'ın Kutlar için söylediği o ne ürettiyse akıllı bir kalp ile üretti cümlesini değerli buldum. Gece, Kutlar'ın 1993 yılında hakkında olumlu bir eleştiri yazdığı İdil Biret'in piyano resitaliyle sona erdi. Uzun yıllar sonra Kutlar'ın anısına yeniden canlandırılan Sinematek Derneği'nin Kadıköy Belediyesi'yle ortaklaşa düzenlediği, Zeynep Oral ve Cem Davran'ın sunuculukları üstlendiği Süreyya Operası'nda gerçekleşen gecede küçük teknik aksaklıklar ve biraz metne bağlı kalınmasından kaynaklanan monotonluk da göze çarptı.